“Herkesin Uğradığı Bir Durak Vardır”
Zaman dediğimiz şey, bazen bir durakta oturup beklerken geçer, bazen de birinin gözlerinde kaybolurken. Hayat bir tren gibidir, uğradığımız her durak bize bir şeyler bırakır: kimi zaman bir yüz, kimi zaman bir yara, kimi zaman da sadece sessizlik…
Bugün yine akşamüstüydü. Günün en gerçek saatleri. Ne gündüz kadar yapmacık, ne de gece kadar sahte umutlar yüklü. Gökyüzüne bakarken düşündüm: Biz ne ara bu kadar sustuk? Ne ara içimizdeki çocuk büyüyüp yerine yorgun bir adam koyduk?
Bir zamanlar hayalleri olan çocuklardık biz. Gözlerimizde ateş vardı. Büyüyünce ne olacağımızdan çok, nereye gideceğimizi hayal ederdik. “Machu Picchu’ya gitmek istiyorum” derdim mesela, kimse anlamazdı. Belki hâlâ anlamıyorlar. Olsun. Anlatmak için değil, yaşamak için yaşıyoruz artık.
Geçen gün bir dostla oturdum, çay içtik. Sessizliği dinledik. Bazen sözlerden daha çok şey anlatıyor sessizlik. O an fark ettim, bu siteyi kurarken neyi hedeflediğimi… İnsanlar okusun, anlamasın belki ama hissetsin istedim. Çünkü bazı şeyler anlatılmaz. Yaşanır. Hissedilir. Kalpte bir iz bırakır.
Yazmak benim için bir tür yolculuk. Dışarıdan bakınca belki sıradan cümleler. Ama içimde biriken ne varsa, hepsi bu satırlarda saklı. Kimi zaman öfke, kimi zaman özlem, kimi zaman da yarım kalmış bir gülüş.
Eğer bu yazıyı okuyan biriysen, bilin ki bu bir tesadüf değil. Sen de o duraklardan birinde durmuşsun. Belki senin de sırtında görünmeyen yüklerin var. Belki sen de gece olduğunda kendinle baş başa kalıyorsun. Ve belki, bu satırlarda kendi yansımana rastlıyorsun.
Burası naimguner.com. Burası bir adamın, yorgun ama hâlâ umudu olan bir adamın yolculuk notları. Her yazı bir durak. Her cümle bir nefes. Ve sen… Sen de artık bu yolculuğun bir parçasısın.
Hoş geldin…
0 Yorum:
Yorum Gönder
Teşekkürler